Manavgat

Manavgat

Manavgat İlçesinin kuruluş tarihi ile ilgili olarak kesin bir tarih verilmese de sınırları içerisinde bulunan Side (Selimiye Köyü) ve Selge (Altınkaya Köyü) antik kentlerinin M.Ö. 6. yüzyılda kuruldukları sanılmaktadır.

Manavgat 1220 yılında Selçuklu, 1472 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresine geçmiştir.

Manavgat adı buraya ilk yerleşen kendilerine manav adını veren türkler tarafından verilmiştir. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu’ya ilk gelen Manavlu boyu Türkleri dokuz yıl içerisinde Bizans Rumlarının boşalttığı bölgelerde yerleşik hayata geçmişlerdir. Üsküdar kıyılarını dahi fetheden bu öncü Türkler, Bizans İmparatoru ile yaptıkları anlaşma sonucu Üsküdar’dan geri çekilmiş ve İzmit’in güneyinden itibaren İznik merkezli bir devlet oluşturmuşlardır. Günümüzde Akçakoca’dan Çanakkale’ye değin yerli Türk olarak kendilerini Manav olarak adlandıranlar bu devirdeki atalarımızın torunlarıdır. Osman Gazi ve Kayı boyunun ortaya çıkmasına daha 200 sene vardır. 1096 senesinden itibaren yüzbinlerce çapulcu ile defalarca saldıran Haçlılara karşı vuruşarak geri çekilinmiş ve Sultan Alaaddin Keykubat’ın yanında yer alan Manav Türkleri bu hizmetlerine mükafaten yeniden oluşturulan Manavgat şehrine isimlerini vermişlerdir. Sultan Alaattin Keykubat ise 1221’de fethettiği şehre Alaiyye ismini koyarak Manav Türkleri ile Alaaddin’in kader birliğini sonsuza kadar kayıt altına almıştır. Bu bölgeye gelen Manavlar ilk yerleştikleri Güney Marmara ile irtibatlarını koparmamış, Osmanlı ile birlikte yeniden buralara yerleşmişlerdir. Kuruluş devirlerinde Bursa medreselerinde birçok Manavgatlı ve Alaiyyeli (Alanyalı) talebe yetişmiştir.

Coğrafi Yapısı

Manavgat’ın kuzeyi Toros Dağları ile çevrilidir. Sahil şeridi plajları ve eşsiz kumsallarla kaplıdır. Denizden iç bölgelere gidildikçe ekilebilen düz ovaların yanında engebeli bir arazi yapısı gözlenir. Toros Dağları arasında gizlenen Eynif Ovası ünlüdür. Toros Dağları üzerinde yörüklerin konakladığı yaylalar vardır. İlçenin Doğuda sınırını oluşturan Alara Çayı, Karpuz Çayı ve ilçe merkezinden Manavgat Nehri ile üzerindeki Manavgat Şelalesi ülkemizde olduğu kadar dünyaca da ünlüdür.

İlçe sınırlarında Manavgat Nehri üzerinde Oymapınar Barajı ve Manavgat Barajı adında iki tane hidroelektrik santrali vardır. Nehir üzerinde ikisi yaya üçüde araç trafiğine açık 5 köprü vardır.

İklim ve Bitki Örtüsü

Manavgat’ın iklimi Akdeniz İklimi’dir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Don olayı tüm yıl boyunca ancak birkaç gün görülmektedir. Bazı yıllarda ise hiç don olmadığı gözlenmiştir.

Sahil şeridinden itibaren, Toroslar’a kadar uzanan alan, tamamen ziraat alanıdır. Değişik bitkiler, meyveler ve ağaçlarla kaplıdır. Tarım arazilerinden sonra Toroslar’a çıkıldıkça maki ve orman alanları başlar. Toros dağları ise tamamen çalı ve maki türü bitkilerle kaplıdır. Maki türü bitkiler genelde mersin, çilek, geven ve kara dikendir. Torosların güneyinde alçak kısımlarda kızıl çam yer almaktadır. Yükseklere çıkıldıkça kızılçam’ın yerini kara çam, ladin, sedir ve ardıç almaktadır. Akarsu vadilerinde ise söğüt ve çınar yaygındır. yazları oldukça sıcak geçer ve 45 dereceyi geçtiği görülür.

Ekonomi

İlçenin doğal yapısı kısmen tarıma uygun olup bu bölgelerde tarım gelişmiştir. Geri kalan bölgeler olan orman ve fundalık alanlar ve hayvancılığın geliştiği köyler olarak ayrılır. İlçe köylerinde büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanında hububat, susam, karpuz yetiştiriciliği ve özellikle son yıllarda zeytinciliğin giderek önem kazanmaktadır. Orman ürünleri işçiliği ve mevsimlik tarım işçiliği başlıca kazanç yolları olup sınırlı tarım arazilerinde hububat yanında son yıllarda kekik, kiraz ve ceviz gibi meyve yetiştiriciliği yapılmaya başlanmıştır.

Son yıllarda pamuk üretimi azalmakta narenciye, açık alan ve örtü altı sebze yetiştiriciliğinde artma görülmektedir. İlçede sanayi gelişmemiştir. Ancak tarıma dayalı olarak pek çok fabrika bulunmaktadır.

Bunlar dışında bölgenin doğal getirisi olarak turizm ilçenin en önemli gelir kaynaklarındandır.